27 Eylül 2015 Pazar

Kadınların Egemen Olduğu Bir Toplumda Fotoğrafla Kız Çocukları --- Mädchenland

Hindistan'ın kuzeydoğusunda bulunan Mawlynnong eyaletindeki bir köyde, dünyanın geri kalanına göre çok farklı bir yaşam sürülüyor. Bunun nedeni ise kadınların egemen olduğu Hasi toplumunun ana vatanı olması. Berlinli bir fotoğrafçı olan  Karolin Klüppel, 9 aya yakın beraber yaşadığı Hasilerin fotoğraflarından oluşan "Mädchenland" yani "Kızlar Krallığı" isimli bir sergi hazırladı.

Sanatçının verdiği röportajlarda, Hasi toplumunda kız çocuklarının özel bir yeri olduğunu söylüyor. Kadınların egemen olduğu toplum yapısının da kız çocuklarına muhteşem bir özgüven kazandırdığını ekliyor. Sanatçının bizlere fotoğflarında göstermek istediği de kız çocuklarının kendilerinden emin davranışları.

Hasi toplumu, bizden oldukça farklı. Sadece erkek çocuğuna sahip aileler uğursuz olarak görülüyor. Evlilikler de Türkiye'den oldukça farklı; gençler evlendiğinde erkek, kadının evine yerleşiyor. Çocuk sahibi olduklarında kadının soyadı bebeğe veriliyor.Dünyanın geri kalanına örnek olabilecek bir toplumun kız çocuklarına beraber bakalım.

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=XFT3uC6XQzY&w=560&h=315]
İsterseniz Mawlynnong eyaletindeki bir köyü tanıtarak bitirelim.

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=O0MJa27WgOM&w=560&h=315]
Not: Fotoğrafı çekilen bir yerin isminden yola çıkarak araştırdığım bir yazıdır.

11 Eylül 2015 Cuma

2015 _ Eğlencelik Sorular _ 1

Eğlencelik sorulara  Hacivat – Karagöz ile devam ediyoruz. ( Dün izlemiş olduğum Beş Kardeş dizisinden Hacivat-Karagöz sahnesinden etkilendim , itiraf ediyorum) .
Tebessüm ederek çözeceğiniz kolay-orta derecede bir soru.
Üniversite – Lise sınıflarınızda öğrencilerinizle  ve aileniz /ş arkadaşlarınızla çözebileceğiniz bir soru.
Bu tip bir eğlencelik soru olarak çözerseniz ,grupça tebessüm ederek çektirdiğiniz  fotoğrafınızı  instgram  hesabında ve bu blogda yayınlayabilirim.
İyi eğlenceler.
karagöz

10 Eylül 2015 Perşembe

Özgün Sorular _ 2015 _ Eylül Eser

Yeğenimin resim / fotoğrafçılık konusundaki yeteneğini küçük yaşlarda farketmiştik. Yeteneğini babasından alan Eylül üniversite seçimi de Güzel Sanatlar olacak. 
Benim sorularımı sevmeye başlayan Eylül ile yenilikçi , bu alanda çalışmaları olan öğretmen arkadaşlar için öğretici/eğitici  resfebe hazırlamaya karar verdik. İlk adımını 5 resfebe ile atmış oldu. Şüphesiz bu çalışmalarımız devam edecek. 
Eylül'ün tamamıyla kendi yorumladığı resfebe örneklerini sizlere sunuyorum.
Tamamı kolay resfebe olup , deyim/atasözlerinden oluşmaktadır. 
Not: Okulunuzda / evinizde / web sitelerinizde bu resimleri kullanmanız durumunda kaynağını belirtmenizi rica ederim. Benim bütün yazılarımda kaynaksız veri görmeyeceğiniz gibi , harcanan emeklerin karşılığının kaynak gösterilmesi olduğunu düşünürüm.

Ayrıca bir takım okullarla başlattığımız projelere , bu çalışmaları da ekleyebiliriz / ekleyebilirsiniz.
IMG-20150829-WA0013
IMG-20150829-WA0014
IMG-20150829-WA0015
IMG-20150829-WA0016
IMG-20150829-WA0017

Eylül 2015 _ Resfebe Soruları

Resfebe sorularına ara verdiğimi düşünen arkadaşlarım ve takip edenler için 3 resfebe sorusunu bugün hazırladım.
Bir tanesini daha önce sadece instagram hesabımda sormuştum.
Bilen ilk 2 kişiye  6 ‘lı etili puf ( hindistan cevizli,kakaolu…) gönderilecektir.
Cevaplarınızı her zamanki gibi oyunmerdiveni@gmail.com ‘a ulaştırabilirisiniz.
Çözerken tebessüm ediyorsanız , resfebe sorularını seviyorsunuz demektir.
askIMTIR

AdsızÖlçer

Uzayda Yaşamak ve Bilim Yapmak — Konferans — 14 Eylül 2015

Türk Bayrağı’nı uzaya taşıyan bilim insanı ve astronot Prof. Albert Sacco Jr. yeniden Yeditepe’ye konuk oluyor.
İstanbul'da bulunan arkadaşların kaçırmamasını tavsiye ediyorum.

1441795523_A.Sacco_Afis-736x1024
Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nurcan Baç ile 1989 yılından bu yana çeşitli deney ve projelerde birlikte çalışan bilim insanı ve astronot Prof. Al Sacco, Jr., yeniden Yeditepe’de! Prof. Sacco, 14 Eylül Pazartesi günü saat 14.00’da Rektörlük İnan Kıraç Salonu’nda “Living and Doing Science in Space” (Uzayda Yaşamak ve Bilim Yapmak) konulu bir konferans verecek.
Prof. Dr. Nurcan Baç ile birlikte geliştirdikleri zeolit* kristalleri büyütme deneyini 1995’te STS-73 no’lu Columbia mekiği uçuşu ile uzayda gerçekleştiren Prof. Sacco, bu uçuşta Türk Bayrağı’nı uzaya götüren ilk ve tek isim olma özelliğini yakaladı. Uzaya giden Türk Bayraklarından bir tanesi, 1996’da Prof. Sacco ile Prof. Dr. Baç tarafından devrin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e de takdim edildi.
16 gün süren STS-73 no’lu uçuş sırasında uzayda yaşamak ve çalışmak ile ilgili pek çok tecrübe edinen Prof. Sacco, uzay programı deneyimini yaklaşık 300 konferansla, binlerce ilk, orta, lise öğretmeni ve öğrencileriyle paylaştı. Bu konferanslarla, gençleri bilim ve teknoloji alanıyla tanıştırmak ve kariyer planlamalarına bilim ve mühendislik alanını dahil etmelerini amaçladı.
2012 yılında Yeditepe Üniversitesi’ne konuk olarak öğrencilerle buluşan Prof. Sacco, halen Edward E. Whitacre Jr.’da Teksas Teknooji Üniversitesi’nde Mühendislik Fakültesi Dekanlığı görevini sürdürüyor.

Boston’da doğdu, lisans eğitimini 1973 yılında Northeastern Üniversitesi’nde, doktora eğitimini 1977 yılında MIT’de tamamladı. Daha sonra Worcester Politeknik Enstitüsü’ne katıldı. Orada profesör ünvanını aldı ve 1989-1997 yılları arasında Kimya Mühendisliği Bölüm Başkanlığı görevini yürüttü. Northeastern Üniversitesi’nde, NASA – Uzayda İleri Malzeme Üretim Merkezi Başkanlığı görevinde bulundu.
1989-95 yılları arasında NASA uzay mekiğinde bilimsel deneyler yapmak üzere seçildi. 1995 yılında STS-73 (Space Transportation System) programı dahilinde 16 günlük bir görevde Columbia uzay aracında, bilimsel deneyler yapan uçuş ekibinde bulundu. Programın amacı biyoteknoloji, yakıt bilimi, malzeme bilimi ve basınçlı uzay laboratuvarında sıvı mekaniğiydi. Benzer deneyler 2004 yılına kadar Uzay Mekiği ve Uluslararasi Uzay İstasyonu’nda devam etti.
STS-73 Programı süresince, NASA’da Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nurcan Baç ile birlikte çalıştılar. Prof. Dr. Nurcan Baç, o dönemde NASA -Uzayda İleri Malzeme Üretim Merkezinde Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyordu. Uzay mekiği Columbia’nın STS -73 nolu uçuşunda uzaya Türk Bayrağı gönderdiler. Türk Bayrağı 16 gün süreyle uzayda kaldı. Daha sonra bu bayrak, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e armağan edildi. Halen, Edward E. Whitacre Jr.’da Teksas Teknoloji (Texas Tech) Üniversitesinde Mühendislik Fakültesi Dekanlığı görevini sürdüren Prof. Sacco, kariyeri boyunca pek çok firmaya kataliz, katı-gaz etkileşimi, nano gözenekli zeolit sentezi ve kullanımı ile uzay ekipmanları tasarımı konularında danışmanlık yaptı. Ayrıca, geçiş metali ve asit katalizörü ve onların deaktive edilmesi ve filament geliştirilmesi alanlarında 192 çalışmaya, 24 milyon dolardan fazla bütçesi olan araştırmalara imza attı. 2004 yılında Uluslararası Astronotik Akademisine seçilen Prof. Sacco, Amerikan Kimya Mühendisleri Enstitüsü üyesidir.

9 Eylül 2015 Çarşamba

Satrancın Tarihçesi ve Unvanlar

Satrancın içerisinde olan , Bursa Satranç Federasyonu adına çalışmalarını sürdüren bir satrançsever olarak  satrancın tarihçesi hakkında kısa bilgi verip , herkesin merak ettiği ünvanları açıklamaya çalışacağım.
Satrancın yararları , populer satranc oyuncuları , açılışlar , filmler , kitaplar gibi birçok konu var . Her birinden birçok blog yazısı çıkar.
images
O nedenle satrancın kısa bir tarihçesinden bahsedip , unvanlara geçelim.
Satrancın, zamanımızdan en az 4000 yıl önce Mısır’da oynandığına dair bulgular piramitlerdeki kabartmalarda bulunmaktadır. Yine Çin’de, Mezopotamya’da ve Anadolu’da oynanmaktaydı. Oyunun bugünkü adını alması, MS 3. – 4. yüzyıllarda Hindistan’da, oyuna ÇATURANGA denmesi ile başlar. Satranç ile ilgili ilk yazılı belgeler Hindistan’dan kalmadır. Daha sonra satranç İran’a, onlardan Araplara, Endülüslüler sayesinde de İspanya üzerinden Avrupa’ya yayılmıştır. Arap ve Avrupa el yazması kitaplardan sonra, İspanyol Lucena’nın ilk basılı satranç kitabında (1497) satrancın o zamanki yeni kuralları açıklandı.
Bu konuyla ilgili detaylı bilgiyi ve  bugüne kadar dünya şampiyonlarını TSF  detaylı olarak özetlemiş.
Ünvanlar özetle bu şekilde :
Ünvan
Elo (En az)
GM (Grand Master – Büyük Usta)2500
IM (International Master – Uluslararsı Usta)2400
FM (FIDE Master – FIDE Ustası)2300
CM (Candidate Master – Usta Adayı)2200
WGM (Woman Grandmaster – Bayan Büyük Usta)2400
WIM (Woman International Master – Bayan Uluslarası Usta)2300
WFM (Woman FIDE Master – Bayan FIDE Ustası)2200
WCM (Woman Candidate Master – Bayan Usta Adayı)2100
Her bir ünvanın açıklamasını FIDE Titles Wikipedia’da bulabilirsiniz. Dünyada satranç istatistiklerini daha önce kalema almıştım.
Satranç beyni ile yapılan ilginç araştırmayı da yayınlamıştım.
Önerdiğim satranç filmlerini de izlmenizi tavsiye ederim.
Pawn Sacrifice bu ay içinde gösterime girecek , merakla bekliyorum.

pawn

Brain Games (Zihin Oyunları)



Gerek kitap seçimlerimi gerekse belgesel/film seçimlerimi zihin,beyin yönünde olmuştur.
Farkında olmasak da hergün karşılaştığımız zihin oyunlarını burada arşivlemek istedim.
Video sayısı fazla olduğundan ilkini örnek göstererek ,diğerlerini özetlemeyeceğim.

Ayrıca diğer blogumdaki Sürü Psikolojisini de izlemenizi tavsiye ederim. 

Oyun_1 : Beynin çekiciliğini test ediyor.
Oyun_2 : Fusiform Gyrus (Yüz tanıma bölgesi). Altın oranı beynimiz süzüyor.
Oyun_3 : Altın oran testi(7) . Kafa uzunluğunun enininden 1,5 katı olması beklenir.
Oyun_4 : Simetri gerçeği ile Amygdala bölgesi anlatıyor.
Oyun_5 : Evli olan çifti bulma ile ilgili bir test yapılıyor.
Oyun_6 : Altın oran ,çekicilik Kadının bel / kalça oranı 0,7 'dir.
Oyun_7 :Beyin dalgalarıyla yapılan test.

Çekiciliğin Kuralları
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=JuuXyZFI9Jw&w=560&h=315]
Bedenini önemse
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=gIBi4JlqE6g&w=560&h=315]
Yeniden Öğren
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=I63V5o-HEC0&w=560&h=315]
İknanın Gücü
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=ZRX6v754bLs&w=560&h=315]
Bilmediklerimiz
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=3O_6JVNMjmA&w=560&h=315]
Korku Yok
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=3x4944Tv-vw&w=560&h=315]
Sonuna Kadar
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=HfUiEBM70ms&w=560&h=315]
Düşünmek İçin Ye
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=TGtq865z4dA&w=560&h=315]
Hokus Pokus
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=y30N6NCm2P8&w=560&h=315]
Kullan Ya Da Kaybet
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=3X8UwUil2cA&w=560&h=315]
Stres Testi
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=2SWS-2jHTGw&w=560&h=315]
Sen Karar Ver
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=59zNAd6Z_aw&w=560&h=315]
Hareket Et
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=7LOvDyLPQLk&w=560&h=315]
Lideri Takip Et
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=Fq4BnNTJDP0&w=560&h=315]
Yaşlılar ve Gençler
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=_VS8QG36DRo&w=560&h=315]

MARS'ta Yaşam Mümkün mü?

Diğer blogumda  da yayınladığım haberimi özetle vermek , gelişmeler olursa güncellemek istiyorum. Benim de yakından takip ettiğim Mars'a yolculuk , bütün gizemiyle izleyenleri şaşırtmaya devam ediyor.

Biliyorsunuz geçen yıl Mars'ta su içilip içilmeyeceği ile ilgili detaylı , matrak bir yazı yazmıştım. 

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın Mars’taki yaşam koşullarının simule edileceği bir yıllık deneyi 2015 Eylül ayı itibariyle başladı.
Deney kapsamında altı kişilik ekip, Hawaii’de Mars yüzeyini andıran bir volkanın üzerinde kurulu çadırda bir yıl geçirecek.
Tecrit deneyimi, bu alanda yapılan en uzun süreli deneme girişimi olacak.

Uzmanlar, Kızıl Gezegen olarak da bilinen Mars’a ilk insanlı yolculuğun bir ile üç yıl arasında gerçekleşebileceğini tahmin ediyor.
Ekip çadırda, dışarıdan hava girmeden, taze yiyecek yemeden ve çok fazla özel alanları olmadan yaşayacak.
Kendilerini 11 metre çapında ve 6 metre yükseliğindeki çadıra kapatan ekip üyeleri uzay giysileriyle yaşayacak.
Ekip, bir Fransız astrobiyoloğu, bir Alman fizikçi ve biri pilot, biri mimar, biri gazeteci ve biri toprak uzmanı dört Amerikan vatandaşından oluşuyor.

150829144127_mars_624x351_bbc_nocredit
Mars'ı benim gibi çok merak edenler arasındaysanız sizlere birkaç önerim olacak.
Şimdi güvenli bir şekilde kızıl gezegeni beyninizle ziyaret etmenin bir yolu var. Avrupa Uzay Ajansı tarafından yayınlanan yeni video bizleri Mars’ın Atlantis Kaos bölgesinde hayali bir helikopter gezisine çıkartıyor.
Biliyorsunuz ki insanoğlu ve ülkeler bu kızıl gezegene gitme yolları arıyorlar . Bu haberde de Mars'a gitmenin ucuz yolları aranıyor.
Mars'a inen Curiosity i de unutmamak gerekir. NASA'nın sitesinde güncel Curiosity videolarını izleyebilirsiniz.
Sinema tutkunları da Mars ile ilgili filmleri kaçırmazlar . Benim Mars gerçekleri ile örtüştürdüğüm veya kurgusunu beğendiğim bazı filmler The Martian ( 2015)  ,  tabii ki Gravity  (Sandra Bullock) ,  Diğer filmler ise burada yer alıyor.

Dizi olarak birçok dizi sayabilirim . Örnek olarak Doctor Who .
Kitap olarak birçok kitap önerisi var. İsterseniz goodreads üzerinden benim okuduğum kitaplara ve yorumlara bakabilirsiniz.
Bu konuda bilgi alışverisi yapmak isterseniz mail adresime ileti yazabilirsiniz. (oyunmerdiveni@gmail.com)
İyi haftalar ,

Bej Rengi Yara Bantları , Irkçılık , Ülkeler Krizi

Diğer blogumda yayınladığım haberi detayıyla burada da yayınlamaya karar verdim.

eni ayakkabı aldınız , eve geldiniz ayaklarınız şişmiş su toplamış , ayakkabı da vurmuş. Sonra mutfağa girdiniz , domates doğrarken elinizi kestiniz. Sakarlığınız da bugün üzerinizde. Evet aklımıza ilk gelen bir duş alıp yara bandı ile yaraları kapatmak olacak.. Hemen hemen tüm annelerde , bayanların çoğunda , erkeklerin bir kısmının cüzdanında taşıdığı yara bantları. (Bu veriler benim istatistiki gözlemlerimdir) . Bakkalrda dahi bulunuyor olması nedeniyle taşınması gerekmeyen ama olmadık zamanda ihtiyacımız olan bir bant.
indir
Yara bandının tarihçesini anlattıktan sonra asıl bu yazıyı hazırlamama neden olan ırkçılıkla ilgili önemli haberi anlatacağım.
Yara bandı nasıl keşfedilmiş ?
Mucitler ve İcat Öykükeri kitabında özetçe anlatılmış. Fakat ben biraz daha bilgi eklemek istiyorum.(Her ne kadar da Almanların 1901 'de kısmen bulduğu söylense de )
Dünyanın ilk yapışkanlı hazır yara bandı Johnson Johnson'ın piyasaya sürdüğü J&J Band-Aid yapışkanlı bandajıdır. Bu  firmada çalışan Earle E. Dickinson'ın 1920'de icat ettiği bu ürün 1921'de piyasaya sürüldü. Johnson & Johnson firması, 1885'te ameliyat pansuman ürünleri üretmek üzere kurulmuştu ve 1920'den çok daha önceden beri yapışkan cerrahi bant, gazlı bez ve benzeri ürünleri üretiyordu.
Fakat  yapışkanlı yara bandı kapsamlı bir araştırma geliştirme çalışmasının değil, karısı Josephine'in sık sık kazaya uğraması nedeniyle, Dickinson'ın pratik zekasının bir ürünü oldu.(İcatlar her zaman gereksinimden doğar)
Josephine'in yaralarına pansuman yapmak Dickinson'ın çok zamanını alıyordu bu yüzden şirketin mevcut yapışkanlı bandaj ve gazlı bezlerinden kullanıma hazır bandaj yapmaya karar verdi. Önce yapışkanlı bandaj rulosunun bir miktarını açıp üzerine kısa gazlı bez şeritlerini yerleştirdi, kendi kendine yapışmasın diye üzerini krinolinle kapladıktan sonra ruloyu yeniden sardı. Bundan sonra tek yapması gereken, gerektiğinde ruloyu açıp hazır pansumanı kesmekti.
Başlangıçta Dickinson'ın icadı pek tutulmadı, ama 1924'te Johnson & Johnson, bunları rulo yerine kesik şeritler halinde satmaya başlayınca, Band-Aid yara bantlarının evlerin vazgeçilmezleri arasına girmesi çok sürmedi. 1928'de İngiltere'de (Önce varikoz ülser tedavisinde kullanılan) başka bir yapışkanlı bandaj türü icat edildi.
1856'da Thomas Smith, analitik ve farmakolojik kimyager olarak Hull'da bir firma kurdu. Kırk yıl sonra yeğeni Horatio Nelson Smith'i şirketine ortak yaptı ve 1928'de (bugün şirketin tek sorumlusu olarak kalan) Horatio yeni bir elastik yapışkanlı yara bandı icat etti. Yeni ürün tutmadı, ta ki bir cerrah bu yeni sargının, varikoz ülser hastalarına yararlı olacağını bir makalede duyurana dek. Smith akıllılık edip bu makaleyi tıp dünyasından elden ele dolaştırdı. Çok geçmeden bu sargı, Smith & Nephew şirketinin genel kullanım için en çok satılan ürünlerinden biri haline geldi elastik yara bandı, patentteki tanımı benimseyerek Elastoplast ticari markasını aldı.
Yara Bandının Irkçılıkla ilgisi nedir ? Nasıl olur da bu bant bir kriz yaratır ?
Dün okuduğum haberi okuduktan sonra sizlerle de paylaşmak istedim.Yabancı basında birçok haber yapılmış.  Ülke krizi Danimarka Dışişleri Bakanı Kristian Jensen, önceki hafta, sosyal medya üzerinden açıklamasıyla başlıyor; “Bir kez daha, İsveç’te yaşamadığım için mutlu oldum.” Bakan Jensen’in kişisel, facebook sayfası aracılığıyla yaptığı bu açıklama ve paylaştığı bir haber linki, İsveç Dışişleri tarafından cevapsız bırakılmadı. 1971 doğumlu, evli ve üç çocuk babası Jensen’i ailesiyle birlikte İsveç’te yaşamadığı için mutlu eden ve iki ülkenin dışişleri bakanlarını karşı karşıya getiren şey, yara bantları oldu. İsveç’in eczacılar birliği, yara bandındaki ırkçılığa bir son verme girişiminde. Birliğin atacağı adım henüz kesinleşmemiş olsa da Danimarka Dışişleri Bakanı Jensen, yara bantlarının ırkçılıkla suçlandığı “hassas” bir ülkede yaşamamaktan dolayı tatmine ulaşmış durumda.
indir (1)
Peki işin aslı nedir? 
İsveç’te piyasada satılan yara bantlarının Danimarka’da veya diğer ülkelerde satılan yara bantlarından bir farkı yok. Eğlenceli figürlerle ve çocuklar hedeflenerek üretilmiş rengârenk yara bantlarını geçecek olursak bilindik, bej rengi yara bantları piyasaya hâkim. İsveç’te son zamanlarda yazılıp çizilip köpürtülen de bu bej rengi yara bantlarının durumu oldu. Bej renginin, beyaz ırkın ten rengine yakın olduğu ve bu yolla yara bantlarının herkese dayatılan bir ırkçılık içerdiği tartışıldı.
indir (3) İsveç’te bu tartışmayı başlatan, internette “günlük ırkçılık” adlı bloğu tutan bir kadın; Paula Dahlberg. Kolombiya doğumlu olan ve iki yaşındayken İsveç’e evlatlık verilen Paula, eczacılar birliğinin ürettiği ve dükkânlara dağıtılan bej rengi yara bantlarının paketinin üzerinde “ten rengi” ifadesinin yer aldığını ve kendi ten rengiyle bu rengin pek de uyuşmadığını duyurdu. 29 yaşındaki Paula, İsveç’teki günlük hayatta insanların çarpışa çarpışa alışıp geçtiği ırkçılığa dair bloğuna bıraktığı bu yazısıyla önce İsveç basınını sonra eczacılar birliğini ardından da iki komşu ülkeyi sarstı. Yirmili yaşlarının başlarından beri, feminist bir aktivist olduğunu duyuran Paula, son iki yıldır bu bloğu düzenliyor.
İsveç’teki bu tartışmalar Danimarka’ya “Yara bantları ırkçılıkla suçlanıyor” diye taşındı.Politik söylemlere gelmeden Paula'nın söylemlerine odaklanalım.
Paula’nın derdi sadece yara bantları değil. İçine doğmadığı ama içinde büyüdüğü toplumunda, ırkçılığın gündelik hayatta görmezden gelinecek bir anlamsız ayrıntı olarak kodlanmaya çalışıldığını söylüyor Paula. Bu ülkede insanların günlük dozu her gün biraz daha artan ırkçılıkla yaralandığını ve bu yaraların kapatılması için satılan yara bantlarının bu işe merhem olmayacağını duyuruyor.
Paula'yı ırkçılık zemininde mantıksal bir nedenle eleştirmesini takdir ediyorum. Blogların gücünü de bu açıdan altını çizmek istiyorum.
İki ülke arasındaki kriz şimdilik durdu , biz de güncel hayatımıza dönelim. Masum yara bandının ileri teknolojisinden 
bahsedip yazımızı tamamlayalım.ABD’deki Massachusetts Genel Hastanesi ve Harvard Tıp Fakültesi’nden bilim insanları yeşil renkte parlayarak üzerini kapattığı yaranın iyileşmeye başladığını gösterebilen yüksek teknoloji ürünü yara bantları geliştirildi.Bu yeni icat sayesinde hastaların canı boş yere yanmayacak, yaranın iyileşme durumu yara bandı çıkarılmadan gözlemlenebilecek.
26603698
Daha da ileri gidersek bir haberde yara bandının tarih olacağı iletildi.
ABD’de Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, hasarlı yere yara bandı sarmak yerine, cildin kendi kendini yenilemesini sağlayan bir jel geliştirildi. (Bence yara bantları 50 yıl kadar raflardan kalkmayacak.)
Yara bandınızı ilk kullandığınızda Paula , Danimarka ve İsveç'i hatırlayınız : )
İyi haftalar ,

Anagramlar _ Ağustos _ 2015

nagram severler için kahve/çay eşliğinde eğlencelik sorular.
anagramlar
Kaynak : https://oyunmerdiveni.wordpress.com

Kaç saat uykuya ihtiyacımız var ?

Hayatımızın her döneminde karşımıza çıkan , çeşitli uzmanlardan tarafından çeşitli söylemlerle aklımızın daha da karşılaştığı sorulardan biridir.
nocanvas_cocugunuzun-uyku-rehberi
Herhangi bir nedenle (Çocuk , hastalık , gürültü , eğlence , .... ) geç yattıysak , ertesi sabah akşam erken gelip erkenden yatmak istediğimizi düşündüren nedir?
Öncelikle bu uyku konusu araştırmakla bitmeyeceğini , hala çalışmalar yapıldığını iletmem gerekir.
Bu konuda bilimsel çalışmaları incelemek isterseniz buradan bilgi alabilirsiniz. Çocuklarla ilgili de bir yazı mevcut.
Meraklandığınız sorudan başlayalım .
Kaç saat uykuya ihtiyacımız var ? 
ABD Ulusal Uyku Vakfı, uyku ihtiyacının belirlenmesinde bireysel hayat tarzlarının kilit öneme sahip olduğunu söylüyor ve yaş gruplarına göre genel tavsiyelerde bulunuyor.
  • Yeni doğanlar (0-3 ay): İdeal olan, yeni doğan bir bebeğin her gün 14 ila 17 saat uyuması fakat 11 ila 13 saat arası da yeterli olabilir. Yeni doğanların 19 saatten fazla uyumamaları tavsiye ediliyor
  • Bebekler (4-11 ay): Tavsiye edilen süre 12-15 saat arası. En az 10 saat uyku da yeterli olabilir. Bebekler asla 18 saatten fazla uyumamalı
  • Yürümeye yeni başlayan çocuklar (1-2 yaş): Bu yaş grubunda olan çocukların 11-14 saat uyumaları tavsiye ediliyor fakat kabul edilen aralık 9-16 saat
  • Okul öncesi dönem (3-5 yaş): Uzmanlar bu grup için 10-13 saat aralığını öneriyor. 8 saatten az, 14 saatten fazla uyku ise uygun görülmüyor
  • Okul dönemi (6-13 yaş): Uyku Vakfı, 9 ila 11 saat arası uykuyu tavsiye ediyor. 7 saatten az veya 12 saatten fazla uyku ise sağlıklı görülmüyor
  • Ergenlik dönemi (14-17 yaş): Tavsiye edilen uyku süresi 8 ila 10 saat arası. Uyku Vakfı, 11 saatten fazla ve 7 saatten az olmaması gerektiği görüşünde
  • Genç yetişkinler (18-25 yaş): Bu yaş grubuna 7-9 saat uyku tavsiye ediliyor ve uyku süresinin 6 saatten az, 11 saatten fazla olmaması gerektiği belirtiliyor
  • Yetişkinler (24-64 yaş): Bu yaş grubuna genç yetişkinlerle aynı uyku süresi tavsiye ediliyor
  • İleri yaş grubu (65 yaş ve üstü): Sağlıklı görülen uyku süresi günde 7-8 saat fakat bu sürenin 5 saatten az olmaması ve 9 saati de aşmaması tavsiye ediliyor.
Uyku vakfının özetinden sonra şekerleme konusuna da kısaca değinmek istiyorum. Şekerlemenin uyku üzerindeki büyük yararlı etkisi bilinse de iş yerlerinde ve kültür içerisinde yer almaması şaşırtıcıdır. Bu konuda daha önce yazdığım makaleyi hatırlayanlar vardır. Sizlere tavsiyem özelliklere çocuklara şekerleme yaptırmanızda fayda vardır.
Peki derin bir uyku için ne yapacağız ? 
Bu konuda BBC bir yazı hazırlamış (Hem İngilizce hem Türkçe )  ve öğütler vermiş. Ben bu konuda deneyimlerimi aktarmak istiyorum. Bu yazıdaki önerilerden düzenli spor yapmak ve yatağa elketronik eşya almamanın yararını görenlerdenim. Diğerleri bana kalırsa kişiden kişiye değişecektir.
Arkadaşlarımla bu konuda konuşurken ilginç soruyla her seferinde karşılaşıyorum.
Hayatımızın yüzde kaçını uykuya ayırdığımız ve kaç saat uykusuzluğa dayanabildiğimiz soruları ben de hep merak etmiş , araştırmaya devam etmişimdir.
David Eagleman'ın bir çırpıda okuduğum Sonraki Hayattan Kırk Öykü adlı kitabında hayatımızdaki zamanın değerini ince ince işlemiş. Kitabı okumadıysanız şanslısınız , 1 saat içerisinde bitireceğinizi garanti ederim.
78 yaşına geldiğimizde kaba bir hesapla dokuz yılımızı televizyonseyrederek ya da laptop kullanrak, dört yılımızı araba sürerek, 92 günümüzü tuvalette, 48 günümüzü ise seks ile geçirmiş oluruz. Şimdiki Y ve Z kuşağının ortalaması daha da farklı.
Fakat ömür boyu yaptığımız etkinliklerin en uzunu hiç şüphesiz uykudur. 78 yaşına bastığımızda, uykuda geçirdiğimiz zaman 25 yılı bulmuş olacaktır.
uyku
Uyuma dürtüsünün neden bu kadar güçlü olduğu bilinmiyor. Uzmanlar uykunun tam olarak nasıl bir fonksiyonu olduğunun hala açıklanmaya ihtiyacı olduğunu, fakat genel olarak vücudumuzdaki sistemleri yeniden ayarladığını belirtiyor. Araştırmalar ayrıca düzenli ve gerektiği kadar uyumanın iyileşmeyi sağladığını, bağışıklığı güçlendirdiğini ve metabolizmayı düzenlediğini de gösteriyor.
Öte yandan yeterince uyumama halinde diyabet, kalp hastalıkları, obezite depresyon ve diğer rahatsızlıklara dair risklerin arttığı biliniyor. Belki de bu yüzden uyumamız gerektiğinde yorgunluk, enerji azlığı, gözlere bastırılıyormuş hissi duyarız. Uykuya karşı direndikçe konsantrasyonumuz ve kısa dönemli hafıza oluşturma yeteneğimiz dibe vurur.
Uykusuzluk öldürür mü ? Siz buradaki yazıya göz atarken ben de özetlemiş olayım. Uykusuzluk rekoru kimde ?
Bu konuda rekor Randy Gardner adlı Amerikalıya ait. Gardner, 1964’te 17 yaşındayken yapılan bir bilim fuarında yaptığı gönüllü deneyde, 11 günden fazla (264 saat) süreyle uyanık kalmıştır. Daha az güvenilir başka kaynaklar, 1977’de bir İngiliz kadının 18 gün boyunca sallanan iskemlede sallandığını belirtiyor.
Guinness Rekorlar Kitabı, insanların kasıtlı uyanık kalarak kendilerine zarar verebileceği gerekçesiyle birkaç yıl önce bu alandaki denemeleri kayda geçirmeye son verdi.
UYKU-PERİYODUMAMİDEDİ
Yapılan  kapsamlı bir çalışmayı inceleyelim.
Warwick Üniversitesi Kardiyovasküler tıp ve epidemiyoloji profesörü Franco Cappuccio, bir milyondan fazla insanın uyku alışkanlıkları hakkında sorulara yanıt verdiği ve daha sonra takip edildiği 16 çalışmayı analiz etti.
Cappuccio katılan insanları üç ana gruba ayırıyor:
  • Altı saatten daha az uyudum diyenler
  • Altı ila sekiz saat uyudum diyenler
  • Sekiz saatten daha fazla uyudum diyenler
Bu gruplarda yapılan analiz, az uyuyanlarda ölüm oranının orta uyku süresine sahip olanlara kıyasla yüzde 12 daha fazla olduğunu gösterdi.
Ancak, en uzun uyuyanların ölüm oranı orta gruptan yüzde 30 daha yüksek.Bu tablo, uyku süresinin ölüm riskinde önemli rol oynadığı anlamına geliyor.Uzun uykunun kabaca yüksek miktarda alkol almakla aynı ölçüde ölüm riski yarattığı ifade ediliyor.Ancak yine de fazla uykunun riski sigara riskinden daha az.
Uyku ve hafıza arasında yapılan bir çalışmayı da bu linkten okuyabilirsiniz.
TZV sitesinin üzerinden okuduğum haber de ilginizi çekebilir.
Başlangıçta söylediğim gibi o kadar araştırılacak ve öğrenilecek bilgi var ki , insan nereden başlayacağını bilemiyor . Sonuç olarak bol linlki bir yazı ortaya çıkııyor.

Diğer blogumda birkaç yazıyı da okuyabilirsiniz.

https://oyunmerdiveni.wordpress.com


SATRANÇ OYNAYAN İNSANLARIN BEYNİ İLE OYNAMAYANLARINKİ ARASINDAKİ FARKLAR

Botvinnik'in sözüyle başlayayım. "Satranç analiz sanatıdır"
Satranca olan ilgimi arkadaşların ve blogu takip edenler bilirler.Mühendisliğin temeli de analiz olması sebebiyle tüm mühendis yetiştiren üniversitelerin satran bilmesi gerekliliğini düşünenlerdenim.
2015 yılında ise Bursa Satranc Federasyonunun bazı komisyonlarında görev aldım. Görevlerimiz devam edecek , satrancı geliştireceğiz.
Gerek arkadaşların çocukları gerekse bazı gruplarla dönem dönem analiz çalışmaları yapıyoruz.
Olabildiğince bu blogda okunması ve yarar sağlanması adına makale çevirileri yapmaya çalışıyorum. Şimdiki haberimizi 4 sene gönüllü görev aldığım Türk Zeka Vakfı çevirmiş.
Öğrenciler , öğretmenler ve anne-babalar için yararlı bir bilgi kaynağı olmuş.
Diğer yayınladığım dünya satrancı ve satranç filmleri linklerine de bakabilirsiniz. Kısa zamanda daha fazla yazı yazıp , arşivi genişletmem gerekiyor.
Yapılan çalışmalara göre satranç oynayan insanların beyni ortalama bir beyinden önemli ölçüde farklıdır. Örneğin satranç ustalarının beyni problem çözme ve tanıma işlevlerinden sorumlu olan alanda daha fazla aktiflik gösterir. Ayrıca 18 haftalık satranç dersi alan çocuklar ileriki yaşamlarında daha yüksek bir zekâ seviyesine ulaşırlar. Satrancın geliştirdiği yönler bunlarla sınırlı kalmaz:
1) Erken yaşta satranç oynamak gelişmiş matematik ve eleştirel düşünme yeteneklerini geliştirmeye yardımcı olur: Yapılan araştırmalara göre çocukken satranç oynamak ve akademik başarı arasında yüksek bir doğru orantı vardır. Bir çalışmadan elde edilen verilere göre satranç öğretilen çocuklar akademik anlamda genel bir başarı sergilemekle birlikte matematik, uzaysal analiz ve akıl yürütme alanlarında özellikle gelişim göstermişlerdir.
2) Satranç beyninizi küçültebilir- ki bu aslında iyi bir şeydir: Araştırmacı Christian Jarrett’a göre beyindeki küçülme sinirsel verimliliğin ve davranışlardaki uzmanlığın bir belirtisi olabilir.
3) Satranç ustaları beynin iki lobunu da kullanır: Bilim insanlarının yaptığı analizlere göre uzman satranç oyuncuları karar verme aşamasında beyinlerinin iki lobunu da etkili biçimde kullanabilmektedir. Geçmiş oyunlardaki kalıpları tanıyabilmek için görsel odaklı sağ lob ve en mantıklı hamlenin ne olacağına karar vermek için de analitik odaklı olan sol lobu kullanırlar.
4) Satranç size şablonlar halinde düşünebilmeyi öğretir: Sürekli pratik yapan ve oynayan satranç ustaları satranç tahtasının şablonunu gözlerinin önüne getirip daha önceki oyunlarının anılarını canlandırabilirler.
5) Satranç oynamak size bilgisayar gibi düşünebilmeyi öğretir: Matthew Berland’ın yayınladığı bir makaleye göre strateji oyunları oynayan insanlar “bilgi-sayımsal düşünme” ile karşı karşıya kalmaktadır ve bu onların basit sayılabilecek kuralları takip edip ufak kararlar vererek verimli bilgiler elde edebilmelerini sağlar.
6) Satranç uzmanları problem çözme konusunda da uzmandırlar: Satranç ustaları geçmiş oyunlarındaki şablonları hatırlayarak ona göre kararlar verirler ve bu onların problem çözme becerisinden sorumlu beyin bölgelerini geliştirmelerini sağlar.
7) İleri yaşlarda satranç oynamak Alzheimer hastalığı riskini azaltır: Satranç oynayan 75 yaş ve üzeri insanlarda satranç gibi strateji oyunları oynamanın bunama ve diğer hafıza kaybı sorunlarının yaşanma ihtimalini düşürdüğü gözlenmiştir.

Daha fazlası için...

https://oyunmerdiveni.wordpress.com.